Serinin bir önceki yazısı:

Kimya Öğretmeni Kanada’da Ne İş Yapacak? – Bölüm 4

Bir süredir yazmak için zaman ayırmak istiyorum ama bir türlü olmuyor. Sanrım adada yaşamanın getirdiği rehavetten ben de ufaktan nasibimi almaya başladım. Buralarda işlemler biraz yavaş yürüyor. Bürokrasiden tutun marketteki kasa işlemlerine kadar. Önce işlemi yapan kişinin kafasını toplayıp bu işi bitirmem gerekiyor demesini, ardından da kendi meşrebine göre o işlemi yapmasını beklemek zorunda kalıyorsunuz. Hep böyledir diyemem ama çoğu durumda bununla karşılaştım.

Sıra beklemenin haricinde de keyfekeder beklemeniz gerebilir. Beklemek, bekletilmek de sorun değil. Şikayet eder gibi oldu sanırım ama tam olarak öyle değil. Şikayetçi değilim çünkü bir şeyler yetişsin diye kendini paralamak daha stresli. Ayrıca bu durum benim içinde geçerli, işin bitmesi gereken zamanı benim tempom belirliyor. İstanbulda market kasasında hep gerilirim. Gerilmesem de gererler. Arkadamdaki kişinin hadi bitirde çekil kenara bakışları altında kalmak beni strese sokar, üstüne bir de dibinde biter, poşeti alıp hışır huşur ürünlerini almaya çalışır.

Burada kasada çalışan kişi de çok hızlı davranmıyor, size zaten zaman kalıyor. Ürünlerin tamamını kasadan almadan arkadakinin işlemine başlamıyor. Arkadaki kişi de germiyor. Ezkaza sizin gerildiğinizi düşünürse geri çekiliyor, özür diliyor, lütfen acele etme diyor. Kasada kendinize zaman ayırıp ürünlerinizi rahatlıkla alabiliyorsunuz.

Selamsız, Sohbetsiz Olmuyor

Şimdi bu büyük bir şey değil elbette ama bunu hayatın geneline yayabilirisiniz. Önce selam verip hal hatır sormadan iş yapmıyorlar. Bunun olması gerektiğini savunanlardanım. Burada yerleşik olarak herkesin davranış şekli olması benim için gayet iyi bir durum. Buna rahatlıkla uyum sağladım.

Buraya gelmeden İstanbul’da iki doz Covid-19 aşısı olduk. Süper hızlıydı. Sağlık çalışanları işlerini çok iyi yaptılar. Girerken, aşı olanların bildiği gibi, tek sayfalık bilgilendirmeyi okuduk. İmzaladık. 5 dakika içinde sıra geldi 6. dakikada işimiz bitti. Eşimle beraber oradan ayrıldık ve hastane bahçesinde bekledik.

Burada da 3. Dozu olduk. Aşı deneyimini burada da yaşadık. Yine sıra ile içeriye alıyorlar, 5 dakikada sıra geldi. Burada pek bir farklılık yok. Farkılılık sağlık çalışanı ile bir araya gelince başlıyor. Muayene olur gibi karşılıklı oturduk. Önce hoş sohbet, nasılsınız, zor geldiniz mi, sırada çok beklediniz mi gibi günlük kısa konuşma yapıldı. Ardından eşimle birlikte olduğumuz için işlemleri tek tek ve nasıl yapacağını açıkladı. Sonra imzalayacağımız bir sürü soru ve açıklamadan oluşan 5-6 sayfalık belgeyi açıkladı. Belgede yazılanları tek tek okuyup üstünden geçtik, kişisel bilgilerimizi aldı. Bu arada minik şakalaşmalar oldu, kendi ile ilgili minik bilgiler verdi. Çocuklarından bahsetti. Aynı işlemi benzer bir sürede sanki hiç duymamış gibi, sanki yanımızda değilmiş gibi eşim için tekrarladı.

Sıra aşı olmaya geldi. İkimiz de kollarımızı açtık bekliyoruz. Fakat öyle hemen acele etmek yok. Daha nereli olduğumuz, ne zamandır burada olduğumuzu sormamıştı. Kollarımız açık aşı olmayı beklerken tam da bu soruların sorulması gerekiyordu. Eşimin eğitimci ve psikolog olduğunu öğrenince birkaç soru daha eklemeden olmazdı tabi. Önce tek bir doz için hazırlıklarını yaptı. Sonunda ilk aşı için zaman geldiğine karar verdiğinde işlemi tamamladı. Ben kolum açık heralde hemen yapar diye bekledim ama benim nerede çalıştığım, ne iş yaptığım konuşuldu. Biraz oturuldu, dinlenildi. Sonrasında zamanı geldiğine inandığında benim için de sıra gelmişti. Aşıyı yaptıktan sonra da açıklamalarını yaptı. Binadan nasıl çıkacağımızı açıkladı, alerjik bir durumda nereleri arayabileceğimizi söyledi, en az on beş dakika beklememiz gerektiğinin altını iyice çizdikten sonra bunların yazılı olduğu bir kağıt verdi. Yaklaşık kırk  dakika sonunda işimiz bitti.

Acelemiz Yok

Kimsenin acelesi yok, iş yapmak için de yaşamak için de. Herkes acelesi olmadan bir şeyler yapıyor. Her zaman bu böyle diyemem elbette. Farklı farklı sektörler, farklı farklı durumlar elbette vardır. Dört ay sonunda burada verdiğim iki örnekteki gibi bir çok örnek ile karşılaştım. Her durumda insana öncelik verildiğini, insani değerlerin ön planda olduğunu hissediyoruz, hissettiriliyor.

Her şey dört başı mamur, dört dörtlük değil elbette. Aksaklıklar, değişmesi gerekenler elbette var, vardır. Benim örneklerim, tecrübelerim ve tecrübe zamanım kısıtlı. Burada anlatmak istediğim insan olarak daha rahat hissediyorum. Biliyorum ki beni bekleyecekler ama bunun karşılığında ben de onları bekleyeceğim. Kimse sıramı almayacak diyemem belki ama sıraya kaynak yapmak isteyenler az olacak ve toplumda hoş karşılanmayacaklar. İnsanların birbirine selam vermesi, gülümsemesi, hatta bazen durup tanımasa bile sohbet etmesi bana güzel geliyor.

Eşimin okulda birlikte çalıştığı proje danışmanı aynı zamanda bir dersinin hocası bizi yemeğe davet etti. Biraz uzakta oturdukları için toplu taşıma ile erişim olmayan bir yer. Bizim de arabamız olmadığını bildiği için davet şu şekilde geldi:

‘Sizi evden alırım, birlikte yemek yeriz daha sonra dilediğiniz zaman sizi evinize bırakırım. Çocuklarımız ufak olduğu için gündüz davet etmek zorundayız.’

Aynen dediği gibi bizi aldılar, yedik, içtik, sohbet ettik, eve bıraktılar. Hatta beğendiğimiz yiyecekleri de paket yapıp bize verdiler. Gayet sıcakkanlı ve misafirperver bir davranış bence ve güzel bir arkadaşlık başlangıcı. Bu kısım çok da yabancı olmadığımız ama bizim toplumumuzda gitgide azalan bir durum bence. İstanbul gibi bir yerde pek de alışılagelmiş değil artık.

İlk geldiğimiz hafta yolda karşılaştığımız ve daha önce görmediğimiz bir abimiz bize havanın güneşli olduğunu söylemesi üzerine evet dedim ve gülümsedim. Ardından annesinin güneş gözlüğünü almalısın dediğini ama dinlemediğini, pişman olduğunu, benim güneş gözlüğümün güzel olduğunu söyledi. Yeni olmanın verdiği tedirginlikle hırlı mı hırsız mı diye düşünüp hemen uzaklaştık. Bunun normal olduğunu ve aslında insanların bu şekilde sohbet ettiğini çözdük ve deneyimledik. Birkaç zaman sonra aynı kişi ile başka bir yerde kaşılaştık, bu sefer ayak üstü beş dakikaya yakın havadan sudan sohbet ettik. Bu sefer annesini dinlemiş ve güneş gözlüğünü almış ama hava kapalıydı.

Arkadaşlarla Paylaşımlar Sınırlı

Ölçülü samimiyet, üstü örtülü belirlenmiş zaman arkadaşlıkları bence güzel. Tabi sevmeyen de vardır. Kısa zamanda arkadaş edinebilir, sohbet edebilir, zaman geçirebilirisiniz. Öyle çok da yalnız kalmazsınız, tabi bu olaylar karşılıklı. Daha önceden de buraya gelenlerin deneyimlediği ve aktardığı doğru bir şey var. Belirli ölçüde arkadaşlık kurabilirsiniz. Belirli paylaşımların arkadaşı olabilirisiniz, zamanla ilerleyen bir samimiyeti rahatlıkla gözlemliyorsunuz. ‘Kanada Geyikleri’nin bir videosunda, yanlış hatırlamıyorsam Eray’ın böyle bir durumu açıklayan bir konuşması vardı. Bardaydılar, söylemesi ayıp bira içiyorlardı sanırım, elbette Evren ile birlikte. 😊  ‘Küçük küçük sohbetler edebileceğiniz insanlar olur etrafınızda ama hemen dünyalarını açmazlar size.’  gibi bir şeyler söylemişti. Bunu çok rahat gözlemlediğimi ve doğru bir tespit olduğunu söyleyebilirim. Abone olmayı, eski videoları izlemeyi ihmal etmeyin. ’Kanada Geyikleri’ Youtube kanalını takibe alın. Eğlendirirken öğretici bilgiler edinir, daha sonra lazım olduğunda da hemen kullanırsınız. Ben öyle yaptım, yapıyorum 😊

Sürücülerin yayaları beklemesi, beklerken gülümsemeleri henüz değişik geliyor. Sürücü- yaya arasında jestler ile karşılıklı selam/teşekkür alışverişine de uyum sağladım ama henüz değişik gelmekte. ‘Yol verilmez alınır.’ mantığından ‘Kurallara uyalım, uymayanları uyaralım. Trafikte saygılı olalım.’ gibi bir mantığa geçişin değişik gelmemesi garip olur sanırım. Tabi ki yine genelleme yapıyorum. Dikkatli olmakta fayda var, asi sürücüler de mevcut.

Henüz sürücü belgesi almadık, araba da kiralamadık ama ışıklardaki dönüşler biraz garip hatta sola dönüşler de bir garip hatta dönüşler biraz garip. Yaya olarak gözlemliyorum biraz da kurallara baktım, çözdüm sanırım olayı ama garip yani. Ehliyet alana kadar netleşecek umarız.

Kısa zaman olmasına karşın hızlıca alıştığımız şeyler de var garip gelen şeyler de var. Henüz dikkatimizi çekmeyenler de. Belki önemli, belki önemsiz yaşamın içerisinden aklıma gelen minik bazı örnekler ile biraz da olsa bir şeyler paylaşmak istedim. Yaşamın içerisinde insanı etkileyen her şey önemlidir.

Sevgiler…

Serinin diğer yazılarını okudunuz mu? Tıklayın!

 

Yorum bırak