(İmer’in bir önceki yazısı)
Uzun bir kışı geride bıraktık demek isterdim ama henüz bahar gelmedi. Nisan sonu geldi, bahar gelmedi. En azından kar yağmıyor diyoruz. Hava hala soğuk. Geçen yıl kış çok hafif geçti demişlerdi. Biz de bu hafif değil gayet kış diyorduk ama bu yıl anladık ne demek istediklerini. Kar küremekten başımızı kaldıramadık. Bahçemizde kenara yığdığımız karların küçük de olsa bir kısmı hala duruyor. Bütün kış nerdeyse hemen hep evdeydik. Dışarı çıkma planlarımız hep kısıtlı oldu. Şimdi de gecikmeli Nisan yağmurları zamanı. Bir aralık bulup rahat rahat dışarı çıkabileceğiz diye umuyorum.
Bence burada öyle dört mevsim falan yok. Burada kış ve türevleri var. Hafif kış, kara kış, orta kış, kış başı, kış sonu ve arada bahardan kalma günler var. Öyle yazmış, baharmış, hava 30 derece olsun hayalimiz de yok hani. Dışarı çıkalım, üzerimize ince bir mont alalım, biraz yürüyelim, bahçede oturalım, açık havada bir şeyler yiyelim gibi basit şeyler yeterli. Ağustos sonu Eylül başı sakin bir hava sonrasında da şanslı isek Ekim’de güneşli birkaç gün. Akabinde hoş geldin kış başı.
Kar fırtınası uyarısı olduğunda tabi ki okullar tatil ediliyor, insanlar işlerinden erken çıkıyor, marketler erken kapanıyor, geç açılıyor ya da açılmıyor. Bankalar, devlet daireleri kapanıyor, herkes evlerine çekiliyor. Bu yıl bu şekilde 4-5 kar fırtınası atlattık. Genelde de 20-30 cm ve üzerinde olduğunda bir panik havası yaşanıyor. Araba yolları belediye tarafından açılıyor. Kaldırımları da yetişebildikleri sürece açıyorlar ama bu yıl pek yetişemediler.
Yolları açarken kapattıkları genellikle otopark girişleri oluyor. Arabanızı çıkartmak için yaklaşık bir saatlik bir kar temizliği yapmanız gerekiyor. Kar temizleme makinanız varsa o da daha az yorucu olsa da yine de zaman alıyor. Hatta bu işi yapanlar var. Küreklerini ellerine alıp ya da ekipmanlarını arabalarına atıp geziyorlar. Online sitelerden, daha önce çalıştığınız firmalardan profesyonel bir ekip çağırıp kar temizleme işini yaptırabiliyorsunuz. Biraz pahalı olduğu için genelde insanlar kendileri temizliyorlar. Apartman ya da condo yönetimleri ekipler ile çalışıyor. İş yerleri, marketler, oteller büyük otoparkı olan yerler ağır iş makinaları ile kar temizleme işini yapıyor. Özetle kar başlı başına ayrı bir iş ve iş kolu burada.
Kar güzeldir, kar romantiktir, kar bana huzur verir diyorsanız; yanılıyorsunuz. Her şey dozunda, tadında güzeldir. Fazla kar, aşık usandırır. Karda yürümek güzeldir. Evet efendim güzeldir. Ama tipide yürümek zorunda olmak, bata çıka, her yerine kar kaça kaça işe gitmek, arada rüzgâr yemek pek de güzel değildir. Bir de bunu birkaç ay yapmak yorucudur, usandırır.
Havanın -16 derece iken hissedilen sıcaklık -30 derecelere dayandığı bir gün işten dönerken açıklık bir alandan geçerken hayatı sorguladım. Hipotermi nasıl başlayabiliyormuş, insan yapısı kıyafetlerin bir yerden sora işe yarmadığını ve aslında ne kadar aciz olduğumuzu öğrendim. Soğukla birlikte bir aydınlanma yaşadım. Yanından geçtiğim parkın kış aylarında bir katile dönüşebileceğini fark ettim. Akan göz yaşlarımı hissetmeyen donmuş yanaklarımdan temizlerken doğanın gücüne bir kez daha hayran kaldım. Bir miktar abartma olduğunu düşünenler olabilir. Ama bizim yaşadığımız yer bir ada ve bu adanın da ucunda okyanusa doğru uzanan bir yarımada. Bazen hava çok sert olabiliyor, rüzgâr ve nem soğukla pek de güzel bir his yaratmıyor. Hava -10 derecelerde iken nem oranı %70-80 olunca hissedilen sıcaklık ciddi olarak düşüyor. Bir de üstüne rüzgâr… Neyse ki böyle günlerden çok olmadı. 😊
Nisan sonuna geldik. Hava biraz sakinledi en azından 1-2 derecelerde seyrediyor. Mont, atkı, bere, eldiven, bot hala daha gerekli. En azından içlikleri çıkarttık. Soğuk memleketin bir başka derdi de kat kat giyinmek.
Derdi olduğu kadar eğlencesi de var demek isterdim. Varsa da ben keşfedemedim henüz. Ama komik yönleri var. Sabah kalkıyorsunuz, kar tatili olmasını bekleyen öğrenciler gibi, yöneticinizden haber bekliyorsunuz. Bugün açığız ya da değiliz diye. Bazen de açılışı geciktiriyorlar. Yollar açılmadan toplu taşıma (otobüs ağı) çalışmıyor. Toplu taşıma çalışmıyorsa, evden çıkmanızın güvenli olduğunu düşünmüyorsanız iş yerleri işe gitmenizi zorunlu tutmuyor. Böyle günler az olsa da kış süresinde denk gelinmesi olası.
Genel olarak sakin olan şehir kış ile iyice sakinleşiyor. İnsanlar evlerine çekiliyor ya da kapalı alan aktiviteleri yapıyor. Parklarda ya da kapalı pistlerde buz pateni yapan bir kesim de var elbette. Hatta haftada bir halı saha mantığı gibi haftada bir buz hokeyi maçı yapan arkadaş grupları var. Maçtan sonra bir yerlere gidip birkaç da bira yuvarlamadan olmaz diyorlar.
Buz pateni biz denemek istiyoruz. Ezkaza düşeriz de bir şey olursa, bir yerlerimizi kırarsak acilde 8-10 saat beklemek istemiyoruz. Korkumuzdan yapamıyoruz. Bir gün cesaretimizi toplarsak, kolluk, dizlik, kask ne bulursak giyip yaparız. O kadar önlem ekipmanı içinde hareket edebilirsek tabi. Şimdilik arada izlemeye gidiyoruz. El kadar çocuklar bile fırt fırt kayıyorlar.
Sanırım küçük bir şehirde olduğumuz için sanatsal aktiviteler pek yok. Bir dans gösterisine gidelim dedik kişi başı 50 dolar da bilet parası verdik ve sonuç hüsran. Adını verip rencide etmek istemiyorum. Gösterinin adı da topluluğun adı da bizde kalsın. Gösteri profesyonel diye geçse de amatör bile değildi. Belki de ilk defa bu kadar kötü bir gösteri izledim. Belki de ilk defa ‘Ama emek vermişler, çalışmışlar, benim anlamadığım bir şey vardır. O kadar da sert eleştirmeyeyim. Kötü bir şey demeyeyim. Evde oturmaktan iyidir, biz de bir değişiklik oldu.’ diyemedim. Belki de ilk defa bir gösteri için ‘Gerçekten çok kötüydü.’ dedim. Hatta o derece ki sinemadan şaşmayalım kararı aldık.
Tüm bunların dışında bir ‘Study Permit (SP) ve Open Work Permit (OWP)’ uzatması almak durumundaydık. Bizim SP ve OWP işleri eşimin üzerinden başvuru ile ilerliyor. Pasaportunun süresi Nisan ayında bittiği için bize pasaportun süresi kadar SP ve OWP vermişlerdi. Pasaportunu Eylül ayında yenileme başvurusunu Montreal’e gidip yaptık. Ekim başlarında yeni pasaport elimize ulaştı. Kasım başında da uzatma başvurumuzu yaptık. Buraya kadar her şey plan dahilinde ilerledi. Buradan sonra IRCC devreye giriyor ve ne bizim elimizden ne de birlikte çalıştığımız IRCC danışmanımızın elinden bir şey geliyor.
Beş ayın sonunda bizim dosyamızı incelemeye alan IRCC memurunun bir hatası sonucunda henüz işleme başlamadıklarını danışmanımızın girişimleri sonucunda öğrendik. Bizim uzatma başvurumuzu yeni başvuru olarak işleme almış ve sıfırdan dosya oluşturmuş. Ama bizim başvuru dosyamızın içeriği ve başlığı uzatma başvurusu. Başvuru sahiplerine bir defaya mahsus bir numara veriliyor ve sonrasında tüm işlemler bu numara ile işlem yapılıyor. Bu hata sonucunda bir tane olması gereken dosya numarası bizim adımıza iki tane olmuş. Çift numara olunca da işlem bir yerde tıkanmış. Detaylıca da bilmiyoruz ama bildiğimiz durum bu. Böyle olunca gecikme havuzuna atıyorlarmış. Danışmanımızın birkaç girişiminden sonra yapılan yanlışlık anlaşıldı ve düzeltme talebi girildi. Bunun akabinde üç hafta daha bekledikten sonra izinlerimizin onaylandığı bilgisi geldi. Elimizdeki SP ve OWP süresi dolduktan tam bir hafta sonra.
Uzatma talebi için izinin bitiş tarihinden altı ay fazla varsa yapamıyorsunuz. İşlem süresi yaklaşık üç-dört ay. Biz de garanti altına almak için altı aydan biraz az varken başvurduk. Makul bir sürede gelir diye umduk ama olmadı. Geç olsun güç olmasın dedik ama gelmedi. Çalıştığımız IRCC danışmanı olayı çözdü. Kendisine ne kadar teşekkür etsek az 😊 Tek başımıza başvuru yapsaydık bu durumu nasıl çözümlerdik bilmiyorum.
Bu kısmı da atlattık. Darısı yeni gelecek izinlerin başına diyelim.
Sevgilerimle,