Merhaba herkese! Taşınma dönemimiz, Türkiye’de çıkan aşırı üzücü yangınlar ve kızımın 2 yaş halleri derken maalesef yazımı geç yayınladım. Okurlardan kusuruma bakmamalarını rica ediyorum. Şayet henüz okumadıysanız hamileyken Kanada ‘da yaşam konularını detaylıca anlattığım Hamileyken Kanada’ya Göç serimin ilk bölümünden başlamanızı öneririm.
Diğer yazılarımda bahsettiğim heyecan, stres ve sıkıntılarla dolu maceramızda hamileyken gittiğim dil kursuyla ve eşimin okula başlama süreciyle devam ediyorum.
Biz de, özellikle Kanada’ya gelenlerin ya da gelmek isteyenlerin çok yakından tanıdığı ILAC’a gittik. Seviye tespitinde IELTS seviyesi çıktığım için genel ingilizceden ayrılıp bu kursla devam ettim. Oldukça yoğun ve bol ödevli bir program olduğu için her ne kadar yedi aylık bir eğitim sürem olsa da sadece iki ay devam edebildim. Hamileliğim bu kadar ödevi ve sabah kalkıp metroyla gidip gelmeyi kaldıramadı. Zaten sırf vizem kolayca çıksın diye , bebeğim doğduktan sonra gidemeyeceğim bir program aldım. Bunu kursla paylaştığımda özel durumum dolayısıyla programımı bir buçuk sene ertelediler. Bu sene online olarak tekrar başladım. Çoğu derse yine kızım yüzünden katılamasam da bir şekilde tekrar alabilmiş oldum. Eşimse burada College’da post graduate düşündüğü için pathway programını tamamladı. Bu, biraz daha üst seviyelerde bir program. Çoğu college programı , pathway seviyelerini bitirenlerden dil skoru istemiyor. Eşim de bu vesileyle Lambton College’da Software and Database Developer post graduate programına başladı. Türkiye’de tam karşılığı olmayan bir lisans üstü program olan post graduate , bizdeki tezsiz yüksek lisansla benzerlik gösteriyor. Kanada’da bir çok kişinin oturum izni almak için başvurduğu bir yol. Bizim için bu güzel bir gelişme oldu. Maliyetli olsa da, inşallah sonucunun güzel olacağına inandığımız bir serüvenin başlangıcıydı.
Bu süreçte yaptığımız en büyük hata ILAC’da bir kişiyle konuşup hareket etmek oldu. Her milletin bir temsilcisi var ve genelde insanlar kendi dilinde anlaşmak için bu temsilcilerle konuşuyorlar. Bu kişiler azıcık ilgisiz ya da baştan savma cevaplar verince ortalık karışıyor. Örneğin birinci derece yakını olan biri, kurs haklarının çoğunu ya da bir bölümünü o kişiye devredebiliyor. Bizim konuştuğumuz kişi bizi tam aydınlatmadığı için ve hatta böyle bir şeyin konusunu bile açmadığı için, benim kalan haklarımı eşime aktarmak yerine, ona yeniden bir aylık kurs almak zorunda kaldık. Sonradan haberimiz olunca, eşime haklarımdan devrettim. Bu yüzden tavsiyem bir sorun yaşadığınızda mutlaka kursun diğer yetkilileriyle de görüşmeniz.
Benim ILAC tecrübem çok iyi değildi, her yurt dışı kursu gibi maddiyat tarafı ağır basan bir yer olduğunu düşünüyorum. Ama tabiki , benim yaşadığım tecrübe ILAC’ın buradaki önemli ve büyük bir kurs olduğu gerçeğini değiştirmez. Umarım aydınlatıcı bir yazı olmuştur.
Diğer yazılarım için takipte kalın.
Sevgiler.
Not: Ülkemizde yangınlardan doğan orman ve bitki örtüsü eksikliğini kapatmak adına lütfen TEMA vakfına fidan bağışında bulunun.
“Ormansız ve ağaçsız kalan toprak vatan değildir.” ATATÜRK