2019-2021 yılları arasında, dünyada şimdiye kadar yaşanan en hararetli teknoloji iş piyasasını gördük. Para bolluğu, yatırımcı sayısının ciddi şekilde artması piyasadaki talebi artırırken arz da ciddi şekilde azaldı.

O dönemde uzman mühendis bulmak gerçekten çok zordu. Bazı firmalar fullstack developer pozisyonları açtıktan sonra iki haneli başvurulara bile ulaşamadı. Özellikle unicorn statüsüne erişmiş firmalarda bu ciddi bir sıkıntı haline geldi, zira şirketler arası geçişler de çok artmaya başladı. Aynı anda 3 teklif alan insanların sayısı da azımsanmayacak ölçüdeydi. Hatta bazı geliştiriciler, etik olmayı bir kenara bırakıp, aynı anda farklı ülkelerde 2-3 işte birden çalışıyordu.

2021’in sonlarına doğru işler bir anda değişmeye başladı. Hala deneyimli mühendisler iş fırsatlarını bolca buluyordu. Şirketler arasında geçerken de maaş artışı aldıklarından şirketlerdeki ortalama kalış süreleri 1 yıla kadar düştü. Bunu en son 2001’deki dotcom çöküşünde ve 2008’deki finansal krizde görmüştük.

2021’den sonra özellikle yeni başlayan yazılım mühendisleri için durum farklılaşmaya başladı. Giriş seviyesine talep artmadı. Bu insanların maaşları da artmadı.

Sonrasında, 2022 yılına girdiğimizde de artık piyasa her iki kesim için belirsiz hale gelmeye başladı. Covid-19 yılında dağıtılan paralar bitti. Hesapsız, kitapsız, oransız büyümelerin sonu geldi. 10 milyar dolar değere sahip firmaların değeri 950 milyon doların altına düştü. Bazıları ayakta zor duruyor, ama ‘too big to fail’ olduklarından bir şekilde yaşama tutunmaları sağlanıyor.

2023’ü yakın zamanda kapatıp 2024’ün ortalarına doğru geldiğimiz bu dönemde, bu yazıda azami 2 yıl deneyimi olan yazılım mühendislerine çeşitli önerilerde bulunacağım. Bilgisayar bilimleri üzerine doktora yaptım ama son kodunu Java ile 20 sene önce yazan, buna rağmen sürekli yazılım ekipleriyle çalışan ve işe alım yapan birisi olarak bu satırları kaleme alıyorum. Umarım Kanada ekosisteminde, buraya yeni gelen ve iş arayan çiçeği burnunda yazılımcıların iş bulma süreçlerine fayda sağlayabilirim.

Önce bazı konularda çıkarımlar yapalım.

  1. Temel bilgilerden yoksun geliştiriciler, sadece Kanada değil, dünyanın hiçbir yerinde kolayca iş bulamıyorlar. Bu durum 2024 sonuna kadar sürecek ve 2025’ten de çok ümitli değilim.
  2. Tanınmış bir okuldan mezuniyet sizin için fayda sağlayabilir, ama firma İK’cısının sizinle görüşme yaparken öncelikle firmaya ne katkı vereceğinizi anlaması gereklidir. Buna bakarken okul, yapılan işten her zaman geride kalır.
  3. Bu dönemde iş bulmak zor. Gerçekten zor. Hala bootcamp’ler teknoloji sektöründe iş bulmanın ne kadar kolay olduğunu, 10 bin dolarlık bootcamp’leri bitirdikten sonra İK’cıların kapınızda yatacağını anlatıyorlar. Doğru olmaktan çok uzakta olan bu konuya aşağıda daha detaylı değineceğim.
  4. İş piyasası sadece yeni başlayan yazılımcılar için değil, deneyimli mühendisler için de zor. Türkiye’den Kanada’ya gelme hazırlığı yapan ve 14 yıllık deneyimli bir arkadaşım ‘sen bu kadar iş yapmış olamazsın’ diye reddediliyor. Türkiye’deki deneyimli IT kökenli insanların neler yapabileceğini hayal edemedikleri için zorlanmalarını anlayabiliyorum.
  5. İş piyasası yukarıda yazdığım nedenlerden dolayı deneyimli mühendisler için de yavaşlamış durumda. Yatırım firmaları tarafından finanse edilen şirketler ve hatta bazı geleneksel şirketler işe alımları dondurma eğilimindeler. Sınırlı personel sayısı ile işe alanlar da önceliği deneyimli mühendislere verme yöntemlerini kullanmaya başladılar.

Amacımız, bu dar günlerde, işverene sizinle ilgili mümkün olduğu kadar doğru sinyalleri verebilmek ve gürültüyü azaltabilmek olmalı ki onların da işlerini kolaylaştıralım ve onlara sizin gerçekten iyi bir eleman olduğunuzun bilgisini en doğru şekilde aktaralım.

Şimdi gelin birlikte neler yapabileceğimize, Kanada’daki IT sektöründe nasıl iş bulabileceğimize bakalım. Tekrar hatırlatma yapmak gerekirse, bu yazı öncelikli olarak yazılımcılar için geçerli, ama IT sektöründeki diğer kişilere de (ürün yöneticisi, proje yöneticisi, UI/UX tasarımcısı) genel olarak hitap ediyor.

Grup ve forumlardan faydalanın

Öncelikle size hem zihinsel katkı sağlayacak, hem de Kanada’ya nispeten yeni gelmiş olduğunuz için iletişim imkanı sağlayacak gruplara katılmanızı öneririm. Bunlardan birisi, Burak Sönmez ile kurduğumuz ‘Kanada Türk IT Grubu’ Discord kanalı. Gruba bu adresten giriş yapabilirsiniz. Bu yazıyı kaleme aldığım zaman içeride IT sektöründeki hemen her alanda 670’e yakın insan vardı.

Bir diğer seçeneğiniz ise Facebook ve LinkedIn gruplarına girmek. Bu gruplardan bazıları aslında boş konuşmalardan ve insanların kendi reklamlarını yaptıkları ortamlardan oluşuyor. O tür gruplarda zaman kaybetmeyin. Zaman içinde size hangi grupların motive ettiğini öğrenebilirsiniz.

Bununla birlikte Reddit’teki r/cscareers gibi topluluklar da kariyerinize yön vermek için idealdir. Kendi sektörünüzdeki gruplara da mutlaka katılın (örn. r/productmanagers), oradaki sohbetleri takip edin ve kelime dağarcığınızı genişletin.

Kanada deneyimini aşmanın yollarını arayın

Buraya ilk gelenlerin çarptığı duvarlardan birisi de ‘Canadian Experience’. Aslında Kanada’da adı net konmuş ama aynı problem (tanıdıklarım olduğu için rahatça söyleyebilirim) ABD’nin çeşitli yerlerinde, İngiltere’de ve İspanya’da da var. Aslında buna dayanarak birisini işe almamak yasal değil – yani, bu nedenle işe alınmadığınızı düşünüyorsanız mutlaka gerekli mercilere başvurmanızı öneririm.

Bunun en büyük oluşma sebeplerinden birisi zamanında kullanılan sahte referanslar ve sahte özgeçmişler. Hatta sahte referans veren bir yönetici davalık bile olmuş. Bu nedenle firmalar, kılı kırk yararak, daha önce Kanada’da çalışmış olmayı şart göstererek işe alım yapmaya başlar olmuşlar. Elbette her firma böyle değil, ama şu sıralar daha önceki deneyimler yol gösterici olduğundan, küçük de olsa bir işte çalışmış olmanız bir sonraki işi almanızda büyük fayda sağlayacaktır. Ancak bu işin sizin alanınızda olmasına dikkat etmenizi öneririm.

Bir diğer sebep de buraya gelen göçmenlerle yaşayan sıkıntılar. İşe alım müdürleri, gelen göçmenin kültürel olarak uyumlu olmasını istiyor ve bekliyor. Kanada kültürü, problemli insanlarla ağzının tadını kaçırmak istemiyor. Sadece işini yapan, ortaya uyum sağlayan, sıkıntı çıkarmayan göçmen onlar için ideal çalışan statüsünde.

Bu konuda çalışan bir firma BlueWave Labs. Firma, yazılımcıları işe alarak ekipler oluşturuyor ve gerçek uygulamalar geliştiriyor. En az 2 yıl deneyiminiz varsa ve Kanada’da iş bulabilmek için öncelikle Kanada deneyimine sahip olmayı planlıyorsanız, firmanın web sayfasına göz atabilirsiniz.

Süreçte enerjinizi yüksek tutun

 

Eğer ilanlara başvuruyor ve sonuç alamıyorsanız, bu durum sizin kötü olduğunuzu göstermez. Son zamanlarda firmalar zamandan kazanmak açısından hiç yanıt göndermemeyi de tercih etmeye başladılar. Red yanıtı almanın ya da hiç yanıt almamanın sayısız sebebi olabilir. Bazı firmalar iş duyurusuna çıkıp, sırf kötü durumda oldukları belli olmasın diye aylarca LinkedIn’de de tutabiliyorlar.

Kısacası işe girememenizin onlarca sebebi olabilir. Bu sebeplerden hiç birisi sizin yetersiz olduğunuzu göstermez. Yetersiz olduğunuzu gösterse bile bu durumda aksiyon alıp, eksik alanları kapatmanın yollarını aramak gerekiyor.

Dolayısıyla sürekli başvuru yapın. Bir Kanban board oluşturun ve yaptığınız başvuruları listeleyin. Bunu gerçek zamanlı bir işmiş gibi düşünün, o sayede zihinsel yorgunluğu da atabilirsiniz. İş ararken gün atlamayın, bunu tam zamanlı yaptığınız iş gibi düşünün.

Sadece LinkedIn’de takılmayın

Kanada’daki tüm iş ilanı sistemlerinde hesap açın. Buna LinkedIn dışında Jobbank, Glassdoor, Monster, Indeed, Tech Talent ve eyalet bazında iş ilanları sunan yerler de dahil.

‘Farklı eyaletlerde çalışabilir miyim?’ demeyin. Oradaki iş ilanlarında hibrit ya da on-site duyurular olduğuna da bakmayın. Eğer alanınızda iyiyseniz şirkete hiç gelmeden, eyaletler arası çalışma imkanınız da olabilir. Kimi zaman küçük şehirlerdeki işlerde, spesifik alanlarda çalışanlar zor bulunduğu için uzaktan çalışma konusuna sıcak bakılıyor.

Bu işi 9-5 iş olarak düşünün ve her gün, bir önceki günde yaptığınız başvurunun üzerine çıkmaya çalışın. Her ilan platformunun bildirim ayarlarını ayarlayın ki içinde belirli anahtar kelime geçen iş ilanları posta kutunuza hemen düşsün.

Gelen bir teklif varsa seçici olmayın

‘Teklif gelmiyor ki seçici olalım’ dediğinizi duyar gibiyim, ki haklısınız. Ama tek bir teklif bile almışsanız, eğer ciddi bir endişeniz de yoksa, kabul etmenizi öneririm. Mükemmel bir başlangıç yerine başlamak daha önemlidir. Teklifi kabul edip çalıştığınızda, paralelde kendi alanınızda yoğunlaşmak üzere kurslar da alabilirsiniz. Muhtemelen o işyerinde de, Kanada’da şimdiye kadar hiç almadığınız bir deneyim sahibi olacaksınız.

Yukarıda bootcamp’lerden bahsettim. Hızlı bir şekilde belirli bir konuyu yoğun eğitimle veren Bootcamp’ler artık iş bulmaya yardımcı olmaktan çok uzaktalar ve bazı İK uzmanları bootcamp’i geçmiş deneyim olarak bile saymıyor. O nedenle uzak durmanızı ve zamanınızı boşa harcamamanızı (çok geçerli bir sebebiniz yoksa) öneririm.

Erken aşama girişimlere başvurun

Erken aşama girişimler, özellikle yatırım alanlar ve hızlı büyümek isteyenler, işe alım konusunda heyecanlı olurlar. Bankada da paraları olduğu için hızlıca harcama yolunda genelde isteklidirler. Ama bu tür firmalara başvuru yönteminiz, iş siteleri üzerinden olmamalı. Bunun yerine CEO’ya bir eposta göndermelisiniz.

Mektupta da şunları belirtebilirsiniz:

  1. Girişimde ne yapmak istediğinizi belirtin (örnek: ‘sizin uygulamanızın arayüz tasarımı oldukça donuk, ben bunun kullanıcı deneyimini artırmak istiyorum’).
  2. Neden bu firmaya girmek istediğinizi açıklayın (örnek: ‘içerik konusuna yatırım yapmadığınızı görüyorum. Halbuki rakiplerinizi inceledim ve her birisinin haftada ortalama 4-15 arası blog yazısı hazırladığını gördüm. Ben de bu konuda uzmanlığımı konuşturabilir ve SEO sayesinde kazanmanızı sağlayabilirim’).
  3. Neden sizi seçmelerini yazın (örnek: ‘daha önce çalıştığım şirkette geliştirici olarak hem frontend hem de backend tarafında çalıştım ve zamanla ekip liderliğine kadar yükseldim. Burada da çalışanlara eğitim verip onların X teknolojisini öğrenmelerine olanak sağlayabilirim’).

Bunları yazmak ve şansınızı denemek için en en iyi okullarda okumuş olmanıza, ne de bir dereceyle mezun olmanıza gerek yok.

Bir başka küçük ipucu: Bu epostayı hafta sonu atın, zira CEO’nun okumak ve aksiyona geçmek için daha fazla zamanı olsun.

Not: Daha önce bir işe girmek istediğini, hiç kimsenin o kişiyi işe almadığını belirten ‘umutsuz’ mesajlar da aldım. Bu tür negatiflik içeren cümleleri kullanmamanızı öneririm, zira bu tür cümleler karşıdakinin aklında ‘hiç kimse bu kişiyi işe almamış, ben neden almalıyım?’ algısını güçlendirir.

GitHub hesabınız ve kişisel portföyünüz

Görüşmelere girerken de, görüşme öncesi İK’cı ve işe alım yöneticisinin (hiring manager) dikkatini çekerken de evin önünü süpürmeniz gerekiyor. Bunun için GitHub hesabı oldukça önemli. GitHub hesabınızdaki aktif olduğunu anlatmanın da çeşitli yolları var. İyi bir profil sayfası, katkı verdiğiniz uygulama/kütüphanelerin bir listesini mutlaka açık bir şekilde yazın.

Unutmayın, amacımız İK’cıya iyi bir izlenim bırakmak ve doğru sinyalleri ulaştırabilmek. Ancak bu sayede benzer insanlardan ayrılmak mümkün olur.

Sinyalleri artırmanın en iyi yolu da kişisel portföyler ve gerçek ürünler. Bunların İK’cılar nezdindeki önemi de şu: Pek çok geliştirici ‘eğitimimi aldım, çalışmaya başlayabilirim’ dedikten sonra kendisini de geliştirmeden, bootcamp eğitimiyle işlere başvuruyor ve sonu maalesef hüsran oluyor. Evet, bunlar önemli çünkü geliştirme yapabilmek için bu eğitimler şart. Yeterli değil, çünkü İK ekibini yaptıklarınıza ikna etmeniz gerekiyor.

Kendinizi anlatırken ‘X firmasında 3 yıl çalıştım, bunları yaptım’ demenin de karşı tarafa genelde bir anlam ifade etmediğini ve arkasını doldurmanız gerektiğini söylemeliyim. Gerçekten kod yazabiliyor musun? yazdıklarını internette görebiliyor muyum? Bunu birileri kullandı mı? Ben bakabilir miyim? Sorularına yanıtlar ilk görüşmeyi geçtikten sonra daha anlamlı olmaya başlıyor.

Kişisel portföyünüzü basit bir sayfada tutabilirsiniz. İster düz HTML, ister WordPress, ister basit bir CMS (içerik yönetim sistemi) – herhangi bir yöntem olabilir – içeriğinde kendi projelerinizin, açık kaynak kodlu yazılımlarınızın olduğu, dokümantasyonlarını tam olarak hazır tuttuğunuz, konuya kişisel proje bile olsa ciddiyetle yaklaştığınızın mesajını verdiğiniz bir siteniz olsun.

Kişisel portföyü biraz daha açalım. Portföyünüzün tamamı mükemmel olmak zorunda değil. Komut satırında ya da kütüphane şeklinde bir uygulama yazabilirsiniz. Ya da, basit bir arayüzü olan, ama gerçekten faydalı bir iş yapan bir ürün olur. Bunlar sayesinde, işe alım görüşmeleri sırasında anlatacağınız bir hikayeniz olacaktır. Benim önerim, 1 tane çok iyi bir projeniz olsun ve yanında 4-5 küçük, bir hafta zaman harcadığınız yan projeleriniz bulunsun.

Bu arada, işe başvurular yaparken bilgi birikiminiz (eğer boş oturuyorsanız) hızlı bir şekilde azalıyor. Bunun önüne geçmek için çeşitli platformlarda (Hackerrank ve Leetcode) ara ara algoritma ve soru çözme yöntemlerine odaklanın. Özellikle LeetCode’un ‘30 days of Javascript’ programı oldukça iyidir.

GitHub readme yapısı

GitHub projelerinin bence en önemli kısmı Readme dosyası. Bu dosya en tepede bulunur, ve projeyi görenler önce bu dosyayı okur. Dolayısıyla iyi bir Readme dosyası kolay okunmalı ve yapısal olarak düzgün görünmelidir. Dosyada öncelikle şu alanlar olmalıdır:

  • Başlık (title) ve logo
  • Açıklama (description)
  • Amaç (why/problem/goal)
  • Hızlı başlangıç (quick start)
  • Kullanım (usage)
  • Katkı (contributing)
  • Lisans (license)

Projenizi okuyanın ilgisini çekmek için ilk 10 saniye çok önemli. Dolayısıyla açıklama ve amaç kısımlarını 4-5 satırlık iki paragraf olarak tanımlamak çok önemli. Buraya kadar ilgi çekebildiyseniz, hızlı başlangıç ve kullanım konularında biraz daha detay verebilirsiniz.

GitHub’daki readme dışında, biliyorsunuz, bir de GitHub profiliniz var. Bu profilinize de işe alım sürecinde, özellikle teknik ekibin sürece dahil olmasının ardından bakılabilir. Bu durumda karşıya düzgün bir mesaj vermek gereklidir.

Düzgün, güzel çekilmiş bir fotoğraf. Fotoğrafçıya gidin demiyorum ama orada varsayılan bir avatar fotoğrafı da bulunmasın. Bu fotoğrafı LinkedIn ya da Twitter’da da kullanabilirsiniz.
GitHub adınızı çok önceden aldıysanız, ve biraz komik ya da akılda negatif bir his uyandırabilecek bir isim ise, belki bunu da değiştirmeyi düşünebilirsiniz.
Kendinizi anlatan 2 paragraf ekleyin. Genel ifadeler yerine kişisel karakteristiğinizi ya da sizi özel yapan, diğerlerinden ayıran özelliklerinizi anlatın.
Bu alanın en altına koyabileceğiniz 3-4 deponuz olsun. Bu depolardan birincisi, en çok zaman ayırdığınız projeniz olmalı. Tekrar hatırlatma yapalım, her depoda çok düzgün yazılmış bir Readme dosyası şart.

Bunun dışında, GitHub katkılarınızı yaptığınız ısı haritası da bulunsun. Bu bölgenin yemyeşil olması şart değil, ama katkı verdiğinizi gösteren bir detay olarak bulunmasında fayda var.

LinkedIn hesabınız

Teknoloji alanında çalışanlar için, GitHub mı yoksa LinkedIn mi daha önemlidir sorusuna yanıt, bence GitHub. Ancak yukarıda bir kaç kez bahsettiğimiz ‘doğru sinyallemeyi’ yapabilmek için LinkedIn hesabınızın da doğru mesajı vermesi gerekiyor.

Genel olarak LinkedIn, sizin GitHub hesabınızın bir yansıması olabilir.

LinkedIn’de olması gerekenlerin kısa bir listesine bakalım:

  • Öncelikle, varsayılan resmi kaldırın ve kendinize güzel bir profil resmi koyun. GitHub’a eklediğinizi buraya da koyabilirsiniz.
  • LinkedIn’deki banner resmi de varsayılan resim olmamalı. Konferansta ve etkinlikte çekilen bir fotoğraf işe yarar.
  • Kendinizle ilgili alan (About), GitHub’dakine benzer olabilir. Yine önerim, jenerik ifadelerden kaçının ve ilgi çekmeye çalışın. Hangi dillerde çalışmayı seviyorsunuz, hangi teknolojiler ilginizi çekiyor, bunları da ayrıca belirtin.

Bunun yanında, daha önceki iş tecrübelerinizi yazarken spesifik olun. Eğer 4-5 kelimelik bir iş tecrübesi yazıyorsanız bilin ki doğru yolda değilsiniz. Özellikle bir işi bitirdiğinizde bunun şirkete olan katkısını belirtin.

Yanlış örnek: ‘Worked on a backend REST API’
Doğru örnek: ‘Built a file upload service using APIs with Docker and Go that handled 500 files per second. It replaced the previous service that had issues handling 100 files per second.’

Özgeçmişiniz ve mülakatlar

Bu kısmı en sona sakladım, çünkü daha yukarıda LinkedIn ve GitHub için söylediklerimizin tamamı, özgeçmiş için de geçerli.

Özgeçmişi yazarken Google Docs ya da benzer bir doküman kullanabilirsiniz. Her türlü formatlamaya açık olduğundan, hızlıca bir özgeçmiş oluşturmak için en ideal ortamlardan birisi Google Docs.

Gelelim özgeçmiş içinde dikkat etmeniz gereken noktalara.

  1. Muhtemelen bu satırları okurken zaten bir özgeçmişiniz vardır. Bunu öncelikle 3-4 arkadaşınıza, özellikle daha önce işe alım yapmış kişilere gönderip yorumlarını alın.
  2. Yükleyeceğiniz ya da eposta üzerinden göndereceğiniz özgeçmiş formatı mutlaka PDF olmalıdır. LinkedIn’de PDF olarak yüklediğiniz özgeçmiş bir İK uzmanı tarafından anında görüntülenirken, Word olarak yüklerseniz bunu indirmesi ve Word içinde açması gerekir.
  3. Genelde özgeçmişler birbirinin aynısı oluyor. Aslında içine biraz daha farklılaştırıcı özellikler katmanız halinde İK’cının aklında kalması daha kolay hale gelir. Daha sonra tekrar baktığında ‘Ah, bu kişiyi özgeçmişinden hatırladım’ demesi de kolaylaşır. Standart özgeçmiş formatları kullanmayın demiyorum, kullanın ama içine kendinizden küçük özellikler de katmayı unutmayın. Örneğin çok göze batmayan bir rengi, ilk sayfada başlıkları tanımlarken kullanabilir ya da en tepedeki adınızı biraz daha kalın ve normalin 3 katı font kullanarak yazabilirsiniz.
  4. Kendinizle ilgili alanda, mutlaka en popüler ve beğendiğiniz projenizi anlatın. İngilizcede buna ‘capstone project’ deniyor. Bu projeye yakışıklı bir isim verin, ne kadar heyecan duyarak yaptığınızı ve sonuçlarını aktarın.
  5. İK yöneticisi, ona verilen direktiflere göre özgeçmişinizi okuyacaktır. Kendisine ‘bana 3 yıl uzmanlığı olan Python geliştiricisi gerekiyor’ dediği zaman, sizin özgeçmişinizde bu alanı arayacaktır. Dolayısıyla özgeçmişinizi o firmaya göre düzenlerken Python bilginizi en öne çıkartıp, gereksiz bilgilerden arındırmanız gerekir.

Bunların dışında;

  • Türkçe bildiğinizi yazmayın. Kimse sormuyor.
  • Yazılım dillerini ya da platformları ne kadar bildiğinizi 1-10 skalasında eklemeyin. Okuyan kişinin aklında herhangi bir anlam ifade etmiyor.
  • Mutlaka GitHub profilinizi ekleyin.
  • İş açıklamasını ChatGPT’ye verip anahtar kelimeleri çıkartın, bunları özgeçmişinize (eğer bilgi sahibi iseniz) yerleştirin.

IT sektöründeki insanlara yönelik özgeçmiş yazma konusunda İnternet üzerinde oldukça fazla kaynak var, o nedenle bu konuyu biraz daha kısa tutuyorum. Kapak yazısı yazmak, özgeçmişi ATS’e uygun hazırlamak, iş ilanında anahtar kelimeleri geçirmek gibi konularda İnterneti taratıp ilgili yazıları incelemenizi öneririm. Benim okuduğum ve beğendiğim 3 kaynağın linkini de aşağıya bırakıyorum.

How to write an effective developer resume: advice from a hiring manager
What to include on a resume
Writing a developer resume

Bunların yanında Indeed Canada, Kanada’ya yeni gelen göçmenler için çeşitli faydalı servisler de veriyor. Özgeçmişinizi yükleyip içerik, görünüm, gramer konularında yorumlar alabiliyorsunuz. Ayrıca görüşmelere hazırlanmak amacıyla adım adım pratiklerin olduğu bir sayfaları da var.

Telefon, video ve yüzyüze yapılan mülakat türlerine hazırlık da oldukça önemli. Hatırı sayılır bir sayıda geliştirici, benimle görüşme yaparken arkaplanda dağınık bir yatak odası ve toplanmamış bir çok çamaşır vardı.

Bunları görüşme öncesi toplamanız mümkün olmayabilir, ama arkaplanı kolayca bulanıklaştırabilir ya da farklı bir resim koyabilirsiniz. Video eklemeyin.

Bol şans!

Şu sıralarda IT sektöründe bir yer edinmek çok zor. Etrafta sürekli ‘1 haftada 3 teklif aldım’ benzeri yazılar görüyorsanız bilin ki çoğunun gerçeklik payı ya yok, ya da o kişi için şans faktörü bu teklifleri almasında önemli bir rol oynamış.

Küçük bir umut ışığı vereyim. Bir kez Kanada’da iş bulduktan sonra burada geçirdiğiniz her geçen yıl daha da kolaylaşacaktır. O nedenle ümidinizi kaybetmeyin ve enseyi karartmayın.

Bunu yaparken gönüllü çalışmalara destek olabilir, halk kütüphaneleri, toplum merkezleri, sivil toplum kuruluşlarına giderek yardım talep edebilirsiniz. Çevre oluşturma, EventBrite üzerindeki etkinliklere katılma, coffee talk dediğimiz aylık buluşma programları da sizin çevre oluşturmanıza önemli katkılar sağlayabilir.

Yazar: Görkem Çetin

Yorum bırak