İlk geldiğim yıllarda Toronto hakkında en çok şikayet ettiğim konulardan biri kültür-sanat etkinliklerinin az olmasıydı. Ben mi doğru zaman ve yerde olamıyordum bilmiyorum ama bir türlü bu konuda beni tatmin etmeyen bir şeyler vardı. Sanırım bunun en büyük sebeplerinden biri de İstanbul’da yaşamış olmam. Haftanın herhangi bir günü, tiyatro izlemek istediğimde devlette ya da özelde kesin bir oyun için kendime bir yer buluyordum.

Toronto’da öyle mi? Çok zor. Etkinliklerin biletleri genellikle o kadar önceden tükeniyor ki bazılarını duymuyoruz bile. Akşam çıkayım da kültürel bir etkinlik yapayım demek neredeyse imkansız. Olanlar da beni tatmin etmiyor olabilir. O da ayrı bir konu.
Peki Torontolu Türkler neden şanslı? Şimdi biraz da bunu açıklayayım. Ne olursa olsun Kanada’nın en çok göç alan şehri Toronto. Bu tabii birçok soruna da yol açıyor. Trafik, ev kiraları, suçun artması gibi birçok problemi de yanında getiriyor. Tüm bunların yanında ise Türkçe konuşan komünitede de bir artış sağlıyor.

Türkiye’den maalesef ki umudu kesmiş birçok sanatçı, müzisyen, oyuncu, ressam Toronto’da birikmeye başladı. Elbette Vancouver ve Montreal’de de sayımız az değil ama hiçbiri Toronto’nun yanına şu an yaklaşamaz.
Kültür-sanat ile haşır neşir olan göçmen Türkler ise, göçmenlik psikolojilerini üstlerinden atmaya başladığında, survivor yaşam modundan çıkıp nefes almaya sıra geldiğinde de tabii ki içten içe üretmek istiyorlar. Nereden biliyorsun diye sormayın🙂

İşte bu yüzden şanslıyız ki bu üretim isteği arttıkça birçok yeni iş, proje izlemeye başladık. Bunlardan biri de sevgili abim, değerli müzisyen ve dansçı Mehmet Akyazı’nın, sevgili eşi Seçil Akyazı ile büyük çabalarla ortaya çıkardıkları Once Upon a Time ve Trakia projeleri oldu.

9 Haziran akşamı, ortamı tatlı Lula Lounge’de yerimizi aldık. Tüm biletler satılmış, çoğunluğu Türk kominitesinin oluşturduğu seyirciler ve Sayın Başkonsolosumuz Can Yoldaş ve ailesinin de katılımıyla her şey tamdı. Bugün tek biletle iki farklı konser dinleyecektik. İlk yarı film ve dizi müzikleri ile geçmişe giderken, ikinci yarıda Trakya müzikleri bizi coşturacaktı.

11 müzisyen ve 3 konuk solistten oluşan Canadian Turkish Orchestra sahneye geldiğinde ise önce alkıştan yıkılan salon, yerini özenle hazırlanmış birbirinden güzel parçalara bıraktı.
Birinci yarıda ünlü dizi ve film müziklerinin Türk versiyonlarını dinledik. Rocky’nin o bilindik müziğiyle göbek atacaktık neredeyse. Birbirine özenle bağlanmış parçalar ardı ardına geldi. O hafızlarımıza kazılmış notalar davulla, klarnet ile, kanunla birlikte bizi aldı başka yerlere götürdü. İçimden net şekilde geçirdim, keşke kayıtları olsa da evde de açıp arada dinlesek.

Bu arada neredeyse görevine yeni başlamış sayılan Sayın Başkonsolosumuz Can Yoldaş’a da ayrı bir pencere açmak istiyorum. Kendisi göreve geldiğinden beri hemen hemen her Türk etkinliğine katılmaya çalışıyor, kendisini görüyoruz. Bu kadar destek olması, etkinlikleri varlığıyla ile onurlandırması çok güzel. Arada kendisiyle de ufak bir sohbetimiz oldu. Gerçekten adı gibi cana yakın, güzel bir insan ve çok değerli bir diplomat.

İkinci yarıda ise konuk solistlerle birlikte Trakya başladı. Bildiğimiz şarkılar, türküler birbirinden başarılı müzisyenlerin emeği, harika seslerin varlığı ve alkışlar birbirine karıştı. Kanı kaynayanlar, yerlerinde durmayanlar danslarla, halayla müziklere eşlik etti.
Nasıl emek kokan bir iş olduğu provalardan da, geçtiğimiz akşam sahneden de belli oldu. Herkesin emeğine sağlık. Çok ama çok teşekkür ederiz. Emeği geçenlerin isimlerini yazının sonunda vereceğim. Umarım daha fazla sahnede olurlar ve biz de arada dinlemeye devam ederiz.

İşte böyle böyle 7 yıl önceki şikayetim sona ermek üzere. Bugün konser, yarın stand-up, öbür gün tiyatro oyunları derken kültür ve sanata doymaya başlayacağız.

Bilmiyorum siz nasıl düşünüyorsunuz.

Başka bir yazıda görüşmek üzere.

Emeği Geçenler:
Art Director: Mehmet AKYAZICo-Art Director: Seçil AKYAZİ
Percussion: Mehmet AKYAZI
Riq: Ahmet YILDIRIM
Drum: Matias RECHARTE
Trumpet: Nizo ALIMOV
Saxophone: Selcuk SUNA
Saxophone: Nazir ALIMOV
Bass: Alihan INANLI
Keyboard: Fatih YILDIRIM
Guitar: Eren CELIK
Qanun : Ergun GÜLBAY
Violin: Samet ERKISI
Soloist: Brenna Maccrimmon
Soloist: Didem TURAN
Soloist: Süleyman ERGISI

Fotoğraflar için teşekkür ederim : six shutter photography

Yorum bırak