Kanada Başbakanı Justin Trudeau, Ukrayna’daki savaşın sona ermesi ve kalıcı bir barışın tesis edilmesi amacıyla Londra’da düzenlenen Avrupa savunma zirvesine katılıyor. Bu zirve, özellikle ABD Başkanı Donald Trump ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelenskyy arasında yaşanan gerilimli bir görüşmenin ardından düzenlendiği için uluslararası kamuoyunda büyük bir önem taşıyor. Trudeau’nun bu ziyareti, Kanada’nın Avrupa ile olan bağlarını güçlendirme ve Ukrayna’ya verdiği desteği pekiştirme hedefini yansıtıyor.
Zelenskyy’nin Diplomasi Turu: Trump’ın Sert Tutumu ve İngiltere’den Tam Destek
Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelenskyy, son dönemde yoğun bir diplomasi trafiği içerisinde. Geçtiğimiz Cuma günü Beyaz Saray’da Donald Trump ile bir araya gelen Zelenskyy, kritik madenler anlaşmasına ABD’den güvenlik garantisi eklenmesini talep etti. Ancak Trump, bu talebe açık bir şekilde tepki göstererek, Ukrayna’ya yönelik desteğin koşulsuz olmadığını vurguladı. Bu görüşme, ABD’nin Ukrayna politikasında belirsizlik yaratırken, Avrupa ülkelerini endişelendirdi.
Buna karşılık, İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Zelenskyy’i Londra’da sıcak bir şekilde karşıladı. Starmer, yaptığı açıklamada “Ukrayna’nın yanındayız” mesajını vererek, İngiltere’nin askeri ve ekonomik desteğinin devam edeceğini belirtti. Zelenskyy’nin Pazar günü Kral Charles ile de bir görüşme gerçekleştirecek olması, İngiltere’nin Ukrayna’ya verdiği desteğin sembolik boyutunu da ortaya koyuyor.
Chrystia Freeland’ın Çarpıcı Planı: Rus Varlıkları Ukrayna’ya Aktarılmalı
Kanada’nın eski Maliye Bakanı ve şu anki Liberal Parti lider adayı Chrystia Freeland, dondurulan 313 milyar CAD değerindeki Rus varlıklarının tamamının Ukrayna’nın savunması için kullanılması gerektiğini savunan bir politika açıkladı. Freeland, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, “Başbakan olursam, bu kaynakları derhal Ukrayna’ya aktarmak için İngiltere, Avrupa ve Japonya ile iş birliği yapacağım” ifadelerini kullandı.
Bu hamle, G7 ülkelerinin geçen yıl Rus varlıklarından 68 milyar CAD’lık bir fonu Ukrayna’ya aktarmasının ardından atılmış önemli bir adım olarak görülüyor. Ancak, uluslararası hukuk çerçevesinde dondurulan varlıkların kullanımına ilişkin teknik ve etik tartışmalar devam ediyor.
Kanada’nın Savunma Harcamaları: NATO Hedefinin Gerisinde Kalmak
Zirve öncesinde dikkat çeken bir diğer konu ise Kanada’nın NATO taahhütlerini yerine getirme konusundaki yetersizliği. NATO üyeleri, 2024 yılına kadar GSYİH’lerinin %2’sini savunma harcamalarına ayırma sözü vermişti. Ancak Kanada, bu hedefin oldukça gerisinde kalarak, ittifak içinde eleştirilerin odağı haline geldi.
Toronto Üniversitesi’nden uluslararası ilişkiler uzmanı Aurel Braun, bu durumu şu sözlerle eleştirdi: “Retorik olarak destek veriyoruz ancak kapasitemiz yetersiz. Savunma harcamalarını artırmazsak, NATO içinde ciddiye alınmamız mümkün değil.” Braun ayrıca, Rusya’nın Arktik bölgesini askerileştirme çabaları ve Çin’in “yakın Arktik devleti” iddialarının Kanada’yı savunma yatırımlarını acilen artırmaya zorladığını vurguladı.
İngiltere-Kanada İlişkileri: Tarihi Bağlar ve Güncel Gerilimler
İngiltere Başbakanı Keir Starmer’ın, Trump’ın “Kanada’nın ilhak edilmesi” yönündeki söylemlerine tepki göstermemesi, Kanada’da hayal kırıklığı yarattı. Birmingham Üniversitesi’nden tarihçi Steve Hewitt, bu durumu şöyle yorumladı: “İngiltere, ABD ile olan ilişkilerini korumak adına Kanada’yı gözden çıkarıyor. Tarihi bağlar artık diplomatik önceliklerde yeterli bir yer tutmuyor.”
Hewitt, özellikle Kral Charles’ın bu konuda sessiz kalmasının Kanada kamuoyunda sorgulandığını belirtti. Ancak, İngiltere’nin ABD ile köprü kurma stratejisi nedeniyle Kanada’nın beklentilerinin karşılanmasının zor olduğunu ifade etti.
Trump’ın ABD-AB Gerilimi ve Kanada’nın Konumu
Donald Trump’ın Rusya’ya yönelik yumuşak tutumu ve Ukrayna konusundaki belirsiz açıklamaları, Avrupa Birliği ülkelerini alternatif savunma planları geliştirmeye itti. Fransa ve Almanya başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesi, Ukrayna’ya yönelik askeri desteği artırma kararı aldı.
Kanada ise bu süreçte ABD’den bağımsız bir diplomasi izleyerek, Avrupa ülkeleriyle iş birliğini güçlendirmeyi hedefliyor. Trudeau’nun Londra zirvesine katılımı da bu stratejinin bir parçası olarak değerlendiriliyor. Ancak, savunma harcamalarındaki eksiklikler ve Trump’ın öngörülemez politikaları, Ottawa’nın uluslararası arenadaki etkinliğini zorluyor.
Sonuç: Ukrayna’ya Destek ve Kanada’nın Küresel Sınavı
Justin Trudeau’nun Londra zirvesi, Kanada’nın küresel politikalardaki rolünü yeniden şekillendirebilecek bir fırsat sunuyor. Ancak, retorik desteğin ötesine geçmek için somut adımlar atılması gerekiyor. Savunma harcamalarının artırılması, Rus varlıklarının Ukrayna’ya aktarılması ve Avrupa ile stratejik ortaklıkların derinleştirilmesi, Kanada’nın önündeki kritik başlıklar arasında yer alıyor.
Ukrayna’daki savaşın sona ermesi yalnızca bir barış anlaşmasıyla değil, uluslararası dayanışma ve kararlılıkla mümkün olacak. Kanada’nın bu süreçteki tutumu, hem bölgesel güvenlik hem de küresel itibarı açısından belirleyici olacak.