Pandemi önlemlerinin azalmaya başlamasıyla çalışanlar da yüz yüze çalışma sistemine dönmeye başladı. Ancak bu sistem, bazıları için işyerinde mikro saldırganlık (mikro agresyon) yaşama ihtimali nedeniyle endişeye sebep oldu.
Mikro saldırganlık, bilinçli veya bilinçsiz olarak yapılan, belli gruplara yönelik ayrıştırıcı ve aşağılayıcı bir takım davranışlar olarak özetlenebilir.
Evden çalışırken işyerinden daha az insanla muhatap olunduğu için kişilerin mikro saldırganlık yaşama korkuları da elbette daha azdı. Örneğin bir çalışanın müdürü tarafından aynı etnik kökene sahip diğer bir çalışanla karıştırılması veya isminin sürekli olarak yanlış telaffuz edilmesi gibi.
Kreatif direktör Stephanie Yung ve Torontolu firma Zulu Alpha Kilo ekibi, çalışanları eğitmek ve mikro saldırganlıkla mücadele için bir araç geliştirdi. “The Micropedia of Microaggressions” adı verilen bu araç, marjinal grupların gündelik olarak karşılaştığı aşağılamaların ve hakaretlerin yer aldığı bir ansiklopedi. İçinde genel olarak bu gruplara yapılan üstü kapalı yorumlar, iğneleyici sözler ve önyargılar yer alıyor.
The Micropedia of Microaggressions sitesinde ilk başta ırk ve cinsiyeti de kapsayan 9 kategori yer alıyordu ancak daha sonra ziyaretçilerin de önerisiyle bu kategorilere vücut ölçüsü de eklendi ve sözlük toplamda 10 kategoriye ulaştı.
“Bilmediğimiz bir şeyi nasıl değiştirebiliriz?” diyerek durumu özetleyen Stephanie Yung kendisinin de mikro agresyona maruz kaldığını ifade ediyor. Örneğin “gerçekte” nereli olduğunun sorulması ve başkaları tarafından daha fazla gülümsemesinin istenmesi gibi.
Yung, araştırmalara göre bu üstü kapalı ayrımcılık çeşidinin alenen yapılanlara kıyasla daha az belirgin olmasının mental ve fiziksel olarak verdiği zararı azaltmadığını belirtiyor. Ayrıca Yung, son üç yılın herkes için epey zorlayıcı olmasından dolayı ruhsal sağlığın her şeyden daha önemli bir noktaya geldiğini ifade ediyor.
Siyahi toplulukların iş ve eğitim alanlarında eşit haklara ve fırsatlara sahip olmasını amaçlayan bir dernek olan “The Black Business and Professional Association” da bu aracın geliştirilmesine yardımcı olan pek çok gruptan biri.
Derneğin CEO’su Nadine Spencer ayrımcılığa karşı geliştirilen bu rehberle ilgili olarak şöyle diyor: “Bence bu araç Kanada’da kurumsal alanda bizim topluluğumuzdan olan çalışanları engelleyen ve etkileyen faktörleri anlamak için bir fırsat sunuyor. Aynı zamanda bu bireyleri etkileyen davranışları anlamaya yardımcı oluyor.”
Spencer, uzaktan çalışma sisteminin mikro saldırganlığa zorunlu bir ara niteliğinde olduğunu ancak yüz yüze çalışma sisteminin dönmesiyle derneğinin üyelerinin buna bağlı olarak anksiyete yaşadıklarını belirtiyor.
Spencer bu durumu “Mikro saldırganlığa maruz kalma ihtimalinin olduğu ortamlarda çalışan bireylerde korku ve güven eksikliği geri dönüyor.” diyerek ifade ediyor.
Siyahi Kanadalılarla son dönemde yapılan bir ankete göre yüzde 44’lük bir kısım geçtiğimiz bir buçuk yılda herhangi bir mikro agresyon ya da ayrımcılıkla karşılaşmadığını belirtiyor. %24’lük bir kısım ise öncekine göre daha az ayrımcılığa maruz kaldığını ifade ediyor. %14’lük kesim son 18 ayda işyerinde ayrımcılıkla karşılaştığını ifade ederken %17’lik grup ise son dönemde karşılaştığı ayrımcılığın öncekiyle aynı seviyede olduğunu söylüyor.
Anketi yürüten KPMG firmasının “Baş Çeşitlilik Sorumlusu” Rob Davis, bu anketten genel olarak bu dönemde siyahi grupların mikro agresyona daha az maruz kaldığı sonucu çıkmış olsa da pek çokları için bu durumun hala çirkin gerçekliğini koruduğunu belirtiyor.
Ansiklopedinin yaratıcılarından Stephanie Yung aldığı geri dönüşlerden epey memnun çünkü pek çok kişi bu aracın iyi bir rehber olduğunu ifade etmiş.
Yung, aynı zamanda bu online ansiklopediyle ilgili olarak şunları söylüyor: “Micropedia kimseyi yargılamak için değil, insanların daha fazlasını öğrendiklerinde değişebileceklerini anlamak için aslında. Bu araç, birçok işletme ve kuruluşun çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık hedeflerine gerçekten ulaşmaya başlayan daha iyi bir ortam yaratmamıza yardımcı olabilir. Böylece insanların işe giderken korku ve endişe yaşamadığı bir gelecek oluşturabiliriz.”
Kaynak: Krystalle Ramlakhan /CBC News