Kanada deyince aklımıza ilk olarak mükemmel manzaraları, soğuk iklimi ve eşiz doğası geliyor. Bu üçünün birleştiği, Kanada’da yapmadan ülkeden ayrılmamanız gereken etkinliklerin bir listesini hazırladık.
1-Rocky Dağları Tren Yolculuğu
Muhteşem manzaralarıyla Rocky Dağları’nda bir tren yolculuğu yapın!
Rocky Dağları boyunca bir tren rotası çizmek hiç kolay olmamış. 1990’lı yıllarda ilk öncüler, rayları dik dönüşlere döşemek ve kayaların içinden geçen yolları dinamitle patlatmak zorunda kalmışlar. Fakat vazgeçmemişler ve onların çabaları, çamlarla kaplı yamaçlardan geçen, nefes kesici bir manzaranın ardından yavaşça kıvrılıp dönen muhteşem bir parkurla sonuçlanmış.
Rocky Mountaineer şirketi tarafından işletilen bu demiryolu güzergahı, Rocky Dağları’nın muhteşem manzaralarını sunuyor. Seferler her yıl nisan ortasından ekim ortasına kadar devam ediyor. Jasper, Lake Louise, Banff, Vancouver, Whistler, Quesnel ve Kamloops’taki duraklarla BC ve Alberta’yı birbirine bağlıyor.
Rocky Mountaineer Rotaları
Rocky Mountaineer rotaları arasında 3 farklı seçenek var. Her biri Vancouver’dan başlıyor ve farklı uzunluktaki yolculuklarla son duraklarına ulaşıyor. Geceleri ise konaklamak için rota üzerindeki çeşitli otellerde duruyor. Sabah kaldığı yerden devam ediyor.
A) Batı’ya İlk Geçiş
Şirketin ilk ve orijinal tren rotası. Aynı zamanda ülkenin ilk kıtasal hattı olan Kanada Pasifik Demiryolu’nda seyahat ediliyor. Bu güzergahta Vancouver’dan kalkan tren Kamloops durağına uğruyor ve oradan da ya Loise Gölü’ne ya da Banff’a varıyor.
Vancouver-Banff tren rotası, Kanada tarihinin hayati bir parçası ve yolcularını vahşi doğanın yakınından geçiriyor. Bu rota ile uzandığınız koltuğunuzdan buz göllerini, rüzgarlı dağ ormanlarını ve kaya oluşumlarını görebilirsiniz.
B) Bulutların Arasında Yolculuk
Bu rota sizi, 1917’de açılan Kanada Kuzey Hattı’nı takip ederek daha kuzeydeki şirin bir kasaba olan Jasper’a ulaştırıyor. Yolculuk süresince Kamloops şehrinden geçerek bozulmamış bir arazi katediliyor ve Rocky Dağları’nın en yüksek zirvesi olan Robson Dağı görülebiliyor. Bu güzergah, özellikle vahşi yaşama çokça tanıklık etme imkanı olmasıyla öne çıkıyor.
C) Yağmur Ormanları’ndan Goldrush’a
Tren, Vancouver’dan başlayıp Whistler ve Quesnel kentlerinden geçiyor. Whistler, karla kaplı dağların arasında yer alan ünlü bir kayak kasabası. Buraya varmadan önce kıyı dağlık arazi deneyimleniyor. Tren daha sonra tarihi Goldrush bölgesinden geçerek Fraser Nehri kenarından Jasper’a ulaşıyor.
2-Rideau Kanalı’nda Buz Pateni
Dünyanın en büyük buz pateni pistinde kaymaya gidin!
Kış mevsimi, tarihi Rideau Kanalı’nı dünyanın en büyük buz pateni pistine dönüştürüyor. Su kanalı, Ottawa kent merkezinden geçiyor ve toplamda 7,8 kilometre uzunluğunda. Kanal yeterince kalın bir şekilde buz tuttuğunda ücretsiz bir şekilde kullanıma açılıyor ve insanlar haftanın 7 günü, 24 saat burada paten yapabiliyor. Paten sezonu tipik olarak ocak ayının başından mart ayının başlarına kadar sürüyor ancak hava durumuna göre değişiklik gösterebiliyor.
Rideau Kanalı, Ontario’nun tek UNESCO Dünya Mirası Alanı. Profesyoneller için düzenlenmiş rampaları ve tesisleri bulunuyor. Paten yapamıyorsanız kanalın kenarında ve patencilerden uzakta yürüyüş yapıp manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.
3-Banff’te Kayak
Dünya standartları ile yarışan kayak merkezlerinde kayak yapın!
Kanada her zaman, kalite açısından ABD’nin en iyileriyle yarışan kayak deneyimleri sunuyor. Banff kasabası da dünyanın en büyük dağ ve kayak lokasyonlarından biri.
Alberta kentinde bulunan Banff Ulusal Parkı’nın kalbinde dünyanın en iyi kayak merkezlerinden üçü yer alıyor: Norquay Dağı, Louise Gölü Kayak Alanı ve Sunshine Köyü. Her seviyedeki kayakçı için zorlu arazileri ile dünyanın en iyi kayak deneyimlerini, nefes kesici manzaralarla birlikte sunuyor.
Kasım ortasından mayıs sonuna kadar, Kuzey Amerika en uzun kayak sezonunu yaşıyor. Bu geniş zaman aralığında Banff’te kayak yapmak için oradaki en yumuşak ve kuru kar tozu zamanını bekleyebilirsiniz.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Banff Ulusal Parkı’nda, kayak dışı aktiviteler arasında rehberli kanyon ve buzul yürüyüşleri, köpekli kızak, Kuzey ışıklarını izleme, kaplıcalar ve çok daha fazlası yer alıyor. Burası aynı zamanda Kanada’nın ilk milli parkı.
Sunshine Kayak Köyü
Banff yerleşimine arabayla 15 dk uzaklıkta. Sunshine kasabasında, kasım ayından mayıs ayına kadar yıllık ortalama kar yağışı dokuz metreden fazla. Köyün 7.082 fitlik rakımı karın kuru kalmasını sağlıyor ve kar tüm yıl boyunca kalkmıyor. Yaklaşık 14 kilometrekare kayak yapılabilir araziye sahip. Vadide 9 telesiyej ve 120 parkur bulunuyor. Tesiste ayrıca 12 asansör ve bir yüksek hızlı gondol bulunuyor.
Banff Mount Norquay
Mount Norquay, Banff şehir merkezine sadece birkaç dakika uzaklıkta ve 1926’dan beri yerel halkın kayak alanı. 129 dönümlük alana yayılmış 28 parkur var. Bazı dönemlerde gece kayağı imkanı da sunuluyor.
Lake Louise Kayak Merkezi
Lake Louise, Kuzey Amerika’daki en büyük kayak alanlarından biri. 4200 dönümden fazla kayak yapılabilen arazi ve aralarından seçim yapabileceğiniz 139 adet pist var. Kayak merkezi, kasım ortasından mayıs başına kadar açık.
4-Assiniboine Parkı Ziyareti
Winnipeg’in en güzel parkını ziyaret edin!
Bugün 100 yıldan daha eski olan Assiniboine Park, 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında sivil güzelleştirme çabalarıyla yapılmış. Tam açılış tarihi 1909 ve Manitoba eyaletinde Assiniboine Nehri boyunca uzanıyor. Adını ise Assiniboine halkından alıyor.
Toplamda 1.100 dönümlük bir araziyi kaplayan park, Winnipeg şehrinde “park” tanımını gerçekten genişleten güzel, devasa bir kentsel oyun alanı aslında. Parkın dizaynı, İngiliz peyzaj tasarımlarından ilham alınarak yapılmış. İçerisinde bir hayvanat bahçesi, devasa ormanlar, tarihi bir köşk, yüzlerce dönümlük peyzajlı bahçeler, heykel bahçeleri, mini demiryolu ve açık hava tiyatrosu bulunuyor.
5-Niagara Şelaleleri Seyri
Kuzey Amerika’nın en büyük şelalesini ziyaret edin!
Niagara Şelaleleri, ABD ile Kanada sınırı arasında bulunuyor ve buradan her dakika 168.000 m³ su akıyor. Kuzey Amerika’nın en büyük şelalesi ve tarihi 10.000 yıl öncesine dayanıyor. Aslında 3 büyük şelaleden oluşuyor: Horseshoe, American Falls ve Bridal Veils Fall.
American Falls, Kanada ile Amerika sınırında bulunuyor. Yüksekliği 53, genişliği ise 323 metre. Bridal Falls olarak isimlendirilen diğer şelale, American Falls şelalesinin hemen yanında yer alıyor ve çok daha ufak. Bu iki şelale aslında Amerika tarafında ama Kanada tarafından mükemmel bir şekilde seyredilebiliyor.
Horseshoe Falls olarak isimlendirilen şelale, hem güç hem de görsel olarak diğerlerinden çok daha etkileyici. Niagara Nehri’nin sularının %90’ı buradan akıyor. Sınırın Kanada tarafında bulunan şelalenin yüksekliği 51 metre, genişliği ise 792 metre.
Şelaleleri izlemek için yukarıda konumlanmış izleme noktalarını kullanabilir ya da teknelerle şelalenin tabanında gezebilirsiniz. Şelalelerin çevresinde oluşan mağaralara gidebilir, yakınlarında bulunan doğa koruma alanını gezebilirsiniz. Tarihten hoşlanıyorsanız, Niagara Nehri’ne bakan batı New York’taki Old Fort Niagara kalesini ziyaret edebilirsiniz.
6-Montreal Botanik Bahçesi Gezisi
Dünyanın en önemli botanik bahçesini gezin!
1931 yılında Brother Marie-Victorin tarafından kurulmuş ve burada yetiştirilen yaklaşık 20.000 bitki türü bulunuyor. 2008 yılında Kanada Ulusal Tarihi Bölgesi olarak belirlenen bu bahçe, Montreal kentinde ve 75 hektarlık bir alanı kapsıyor.
Botanik bahçesinin içinde dünyanın dört bir yanından gelen bitkilerle dolu 10 sergi serası var. Bir herbaryum, su bahçeleri, bir kaya bahçesi ve bir arboretum da kompleksin içerisinde yer alıyor. Kapsamı ile dünyanın en büyük botanik bahçeleri arasında.
Aynı zamanda 75 hektara yayılmış, Çin Bahçesi, Japon Bahçesi, Alp Bahçesi gibi her biri belirli bir temaya sahip 20’den fazla tematik bahçe de bulunuyor. İçerisinde bir botanik araştırma kurulu var ve nesli tükenmekte olan bazı bitki türleri burada korunuyor.